1. Evler reçineli (çıralı) ağaçlardan, geçme yöntemiyle yapılmıştır.
2. Evler birbirine çok yakındır, yıldırım düşme riski yüksektir.
3. İki ev arasından araç geçemediği için müdahale zorlaşır.
4. Elektrik tesisatları çoğu zaman ehil olmayan kişilerce yapılmıştır.
5. Evlerde eskiden sadece aydınlatma varken, şimdi birçok elektrikli cihaz (TV, çamaşır/bulaşık makinesi, bilgisayar, elektrikli battaniye, ısıtıcı vb.) kontrolsüz şekilde kullanılmaktadır.
6. Elektrik tesisatları genelde kontrol edilmez, sadece arıza olunca tamir edilir.
7. Sigortalar çoğu yerde otomatik değildir, sürekli atarsa kalın tel bağlanır; kaçak akım rölesi bulunmaz.
8. Kablolar sıva veya ahşap üzerinde açıkta döşenmiştir, farelerin zarar vermesi mümkündür.
9. Halk genelde bilinçsizdir, kulaktan dolma bilgilerle hareket eder.
KÖY YANGINLARINA KARŞI ÖNERİLER
1. Köyde görevli imam, öğretmen, sağlık personeli ve muhtarlar yerinde ve uygulamalı şekilde eğitilmelidir; bu eğitimler düzenli aralıklarla tekrar edilmelidir.
2. Cami, bakkal, kahvehane, sağlık ocağı, okul gibi noktalara en az 10 adet yangın söndürme cihazı konulmalı ve kullanımına dair tatbikatlar yapılmalıdır.
3. Her evde en az bir yangın söndürme cihazı bulunmalıdır.
4. Cuma namazından önce camilerde, uzman kişiler tarafından sinevizyon destekli ve halkın anlayacağı dille yangından korunma bilgilendirmesi yapılmalıdır. (Bu noktada il müftülüğüne dilekçe yazdım iki ay oldu daha cevap gelmedi)
5. Evlerin elektrik tesisatları 5 yılda bir yetkili kişilerce kontrol edilmelidir.
6. Köylerdeki yön tabelaları eksiksiz olmalı, bunlara zarar verenlerin sorumluluğu çocuklara ve gençlere anlatılmalıdır.
7. Çok riskli köylerde su depoları ve faal yangın hortumları bulunmalı, bunların düzenli kontrolleri yapılmalıdır.
8. Televizyonlarda ana haber öncesi kısa yangın bilinçlendirme spotları yayınlanmalıdır.
9. Yangını önlemeye katkı sağlayan imam, öğretmen ya da vatandaşlar ödüllendirilmeli, örnek gösterilmelidir.
10. Köylerde yalnız yaşayan yaşlıların evleri yılda en az bir kez kontrol edilmeli; soba boruları, LPG hortumları güvenli hale getirilmelidir.
11. Köy yangınları için sorumlu bir teknik personel görevlendirilmeli, düzenli kontrol ve eğitim sağlanmalıdır. Böylece hem istihdam artar hem risk azalır.
12. Maddi imkânı olmayanlara yangın söndürme cihazı, hortum gibi ekipmanlar devlet tarafından ücretsiz verilmelidir.
Bazı kişiler bu uyarılarımı “abartılı” bulabilir, ama belki bir gün ciddiye alan çıkar diye yazıyorum. Geçmişte hayal olarak düşündüğüm birçok önlemin bugün belediyeler ve kurumlar tarafından uygulanmaya başladığını görmek bana umut veriyor.
Örneğin lisede, “yaşlıların ev temizliğini ücretsiz ekiplerle yaparım” diye not almıştım. Görme engelliler için kaldırımlara kılavuz yapılmasını önermiştim. Bugün bunların benzerleri hayata geçirildi. Demek ki düşünmeye, fikir üretmeye devam etmek gerekiyor.
Son 30 yılda Çorum’da 200-250 ev yandı. Örneğin Bayat-Çukuröz köyünde çıkan yangında 30 hane kül oldu. Hane başı 2,5 milyon TL zarar olsa, 30 ev için toplam 75 milyon TL eder.
Bizim milletimizin güzel tarafı, afet öncesinde yeterince önlem alamasak bile, afet sonrasında hep birlikte yardıma koşmamızdır. Bir ekmeğimiz varsa bölüşürüz, yaraları birlikte sararız. Bu, her millete nasip olmaz.
“Sussam içim rahat etmez, konuşsam sözüm kâr etmez” ama yine de söylemek isterim:
Afetler sonrası yaptığımız harcamaların sadece yüzde 20-30’unu önceden doğru yatırımlara yönlendirebilsek, çok daha fazla can ve mal kaybını önleriz.
2005 yılında Kargı–Saraycık köyündeki yangından sonra görev yaptım. Çadır mescitte köylülere laptopla sunum yaptım, yangın tatbikatı yaptırdım. Bir yaşlı amca, “köy yandıktan sonra gelmiş öğretiyor” diye homurdanınca, “Amca, haklısın, keşke önceden anlatabilseydik” dedim.
Yine bir kaymakamla sohbetimde, muhtarın mezarlık duvarı için yardım istediğini, ama önce yangına karşı hortum dağıttığını anlattı. Ancak hortumlar kilitli ambarda kaldığı için işe yaramamış. Ona da “bizde verilen malzemeyi mutlaka takip etmek gerekir” dedim.
Ayrıca Kargı–Saraycık yangınında, çadırlar kurulmasına rağmen bir hafta boyunca banyo gelmemişti. Bir gazeteci sorunca vatandaş “kokuyoruz” demişti.
Benzer şekilde Osmancık eski belediye başkanına, “afetlerde seyyar banyo, çadır alanı, yedek mezarlık gibi şeyleri de düşünün” dediğimde, “hiç aklıma gelmemişti” cevabını almıştım. Ama bunları konuşmak bile ileride hayat kurtarabilir.
Bugün imkânlarımız eskisine göre çok gelişti. Umarım daha da iyi olur, kimsenin canı yanmaz. Çünkü en büyük dua, tedbirdir.
“Dağ başına kış gelir, insan başına iş gelir. Umarım bu bilgiler ihtiyaç halinde faydalı olur.”
Özeti: Eğer bugün ülkemizde bir haftada 350 civarı yangın çıkıyorsa (çıkartılıyorsa) bir yerlerde eksikliğimiz var demektir. Yazıktır günahtır. Maddi manevi sınırsız kayıplara sebep olmaktadır. Sigara izmaritinden pet şişeye ve anız yakmaya kadar özel önlemler (eğitim- ceza) almak gerekmektedir.