Dünyada meydana gelen ve kayıtlara geçen en büyük deprem, 1960 yılında 9,5 şiddetinde Şili’de yaşanmıştır. Bunun üzerindeki depremler dağları ova, ovaları dağ haline getirebilir. Yani yeryüzünün şekli değişebilir. Uzmanların görüşü de bu yöndedir.
26 Aralık 2004’te merkez üssü Endonezya’ya ait Sumatra Adası olan, 9 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu deprem, geçtiğimiz yüzyılda yaşanmış en büyük tsunami (deniz dalgalarının yükselmesi) felaketine yol açtı. Televizyon ve internet ekranlarından günlerce deprem bölgesiyle ilgili haberler izledik, gazetelerden okuduk. Güney Asya’da geniş bir alanı etkileyen deprem ve tsunami, binlerce değil, on binlerce insanın ölümüne neden oldu. Yüz binlerce insan evsiz, barksız, aşsız, işsiz, eşsiz kaldı. Devlet yönetimi çaresiz kaldı, dünya devletlerinden yardım talep edildi.
Biz de 17 Ağustos ve 12 Kasım depremlerinde olduğu gibi, Güney Asya’daki depremi ve sonrasını televizyon ekranlarından ibretle izledik. Çok ilginç görüntülere ve yaşam hikâyelerine tanık olduk. Ülkeler farklı, insanlar değişik olsa da yaşananlar sanki birbirinin aynısıydı. Bu da gösteriyor ki, deprem ve diğer afetler dünyanın neresinde olursa olsun, sonuçta benzer acılar yaşatıyor.
Demek ki afetlere hazırlık konusunda dünya devletlerinin topyekûn olarak birlik ve beraberlik içinde hazırlıklı olması, ortak paydalarda buluşması gerekmektedir. Depremlerin yaşandığı ülkelere yardım ekipleri ve malzemelerinin dünya devletleri tarafından gönderilmesi de bunun bir sonucu olsa gerek. Zira ülkemizde yaşanan Marmara Depremi sonrasında dünyanın 85 ülkesinden kurtarma ekipleri gelmişti.
Bu bağlamda, Güney Asya ve Marmara depremlerinde yaşanan, hepimizin ders alması gereken iki dikkat çekici olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
Deprem sonrası oluşan dev dalgalar, İtalya’nın Milan takımında oynayan ünlü futbolcu İnzaghi’nin Maldiv Adaları’nın Sri Lanka’ya en yakın noktası olan Kihaadhuffaru Adası’nda kaldığı otele ulaştığında, ortalık bir anda ana baba gününe döner. Zira can tatlı; herkes kendi derdine düşmüştür. Kimsenin kimseye bakacak hâli kalmamıştır.
Giderek yükselen sulardan korunmak için en yakındaki palmiye ağacına tırmanmayı düşünen ünlü futbolcu İnzaghi, “Ne olur, bana bir merdiven bulun, ne isterseniz veririm!” diye bağırır.
Ama nafile… Oradakiler her an ölümle yaşam arasında gidip gelmektedir. Herkes can derdindedir. İnzaghi’nin bir merdiven karşılığında vaat ettiği servet, o an hiçbir anlam ifade etmemektedir.
O gün orada yaşananlara tanık olan Kuşadalı Abdülgaffar Akay, bir başka İtalyan vatandaşının, en pahalısı 20 bin dolar etmeyen bir tekneye 100 bin dolar vermeyi teklif ettiğini anlatır. Ne yazık ki o da teklif ettiği bu yüksek paraya rağmen karşılık bulamaz.
Uzun yaşama arzusu, genç ihtiyar fark etmeksizin herkesin doğasında vardır. Bu yüzden imkânı olan, bu fırsatı kendi için kullanmaya çalışır. Çünkü dünya onun olsa, elindekini verip de biraz sonra ölüme yürüyecekse, o malın mülkün ne kıymeti kalır ki…
Buna benzer bir olay da Kocaeli Depremi’nde yaşanmıştır. Maddi durumu iyi olan, fakat çevresindeki insanlara biraz tepeden bakan, onları küçümseyen bir vatandaş enkaz altında kalır. Başucuna gelen komşularına, “Kurtarın beni, kurtarın beni, ne isterseniz veririm!” diye haykırır.
Ama nafile… O anda herkes kendi canının derdindedir. Resmî kurtarma ekiplerinin gelmesi ise zaman alır.
Mal, mülk, makam için bazen en yakın dostlarımızı kırabiliyoruz. Hâlbuki sahip olduğumuz malın, mülkün, makamın bir hiç olduğunu insan kimi zaman ancak son nefesinde anlayabiliyor. Ama o zaman da belki iş işten geçmiş oluyor…
Özetin Özeti: Normal yaşamda insanlara tepeden bakan, hep “ben, ben” diyen; olası afetlerde yalnız kalır. Bunun aksine, insanı insan olduğu için seven, değer veren, mütevazı olan ve “biz, biz” diyen, paranın da geçmediği zamanlarda yardım görür.
Paranın ve makamın geçmediği günler herkesin hayatında mutlaka yaşanır.
TAVSİYE: Depremle Yaşamak, Kazalar Geliyorum isimli kitaplarımı okumanızı ve evlatlarınıza da okutturmanızı gönülden tavsiye ederim. Bu eserleri, 536 568 11 41 numaralı telefondan bana ulaşarak imzalı olarak temin edebilirsiniz.
(18 Ekim de Çorum Kitap Fuarında kitaplarımı imzalayacağım, beklerim.)