Mahir ODABAŞI

Garip mezarlar ve bir bidon su

Mahir ODABAŞI

Kıymetli okurlarım,

Sevabı ile günahı ile bir bayramı daha geride bıraktık. Rabbim sevdiklerimizle beraber daha nice bayramlara erişebilmek nasip eylesin. Bayramlar sevinç neşe demektir amma bazen de hüzüne bürünmektir. Kapılar çalınmazsa, hal hatır sorulup gönüller alınmazsa, emmi, dayı, amca, hala, teyze deyip bir alo denilmezse hüzün gelmesinde ne gelsin?

Garip mezarlar ve bir bidon su

Elden ayaktan düşmeye dur,
Mal gelmez, mülk gelmez
Makam mevkii hiç gelmez
Gelirse evlat gelir, dost gelir
Onlarda vefasız olup gelmezse
Üzülme! Mutlaka hüzün gelir
O zaman başını al avuçlarına
Ağla gözlerim ağla, ağla ki
Çaresizlik nedir, sende anla

Geçenlerde ilçede sevdiğim bir büyüğüm şöyle bir örnek anlattı. Doğrusu çevreyi gözlemlediğimde birazda uyduğunu gördüğümden sizlerle paylaşmak istedim. Bizde insanın hayatı üçtür. Şöyleki;

İnsanoğlu gençlikte köpek gibidir. Sağa sola atılır. Şunum olsun bunum olsun… Olsun da olsun… Eyvallah!

Orta yaşta inek gibidir. Şu olmuştur bu olmuştur. Lakin çoluk çocuk, çevre tabiri caizse seni sağmaya çalışırlar. Buna da eyvallah!

Yaşlılıkta ise eşek gibidir. Torunlar, ‘’Dede, hele bir eşek ol da sırtına binelim’’ derler. Buna da eyvallah!

Ya sonra! Her fani gibi ‘’Falan hakkın rahmetine kavuşmuştur. Öğle namazına müteakiben ilçe kabristanlığında ebedi istirahatgahına tevdi edilecektir… Allah rahmet eylesin’’ Sonrada yakından uzağa senden nemalananlar bile unutur gider…

Kıymetli dostlar, bizler genelde arefe günü kabir ziyaretine gideriz. Kabirleri ziyaret eder, sağına soluna çekidüzen verir ve üstlerine bir bidon su dökeriz. Ruhlarına okuruz. Hatta kabirdeki sevdiğimizle oturur hasbihal ederiz. Biz dünyadan onlar da lisani halle ahiretten haberler verirler. Bizim haberler onların pek işine yaramaz amma onların ki ders almayı becerebilirsek -henüz tövbe kapısı kapanmadığı için- bizlerin çok işine yarar.

Aile dediğimizde dar manada çekirdek olarak anne - baba - kardeşler akla gelir. Ama geniş manada düşünürsek sülale (ebe, dede, amca, hala, dayı, teyze, yenge vb.) akla gelir. Müsait olan mezarlıklarda da genelde aynı yere defnedilir. Hem ziyareti kolay olsun hem de birlik beraberlik ruhu devam etsin niyetiyle. Günümüzde, dünyada çekirdek aileye tebdil eylediğimiz gibi maalesef kabirlerde de aynı durumlara doğru yol almaya başlamışız. Arefe günü kabristana gittim. Yan yana kabirler. Belli ki bazıların oğlu kızı gelmiş, sağına soluna bakım yapmış, çiçek dikmiş, üstüne bir bidon su dökmüş. Gayet güzel. Ama anne babasının yanında yatan halasının, teyzesinin, amcasının vb. (evlatları uzaklarda oldukları için - bu da ayrı bir mevzu. Gezmeye tozmaya her yere gidebilen evlatlar 3-5 senede bir olsa da anne babasının kabrini ziyaret edemiyorsa, toprağına dokunamıyorsa, başında iki damla gözyaşı dökemiyorsa burada da bir aksaklık var demektir) kimsesi gelmemiş.

Gökler yüksek toprak derin / Rüzgâr eser serin serin
Senin olsun çiçeklerim  / Bu mezarda bir garip var

Kurumuş yeşil otları  / Toprak olmuş umutları /
Gökte mazi bulutları / Bu mezarda bir garip var
Bu mezarda bir garip var / Garip, garip, garip, garip

Ne acıdır ki, o yeğenler vb. vefa adına kimsesi gel/e/meyen akrabasının kabrinin üzerine bir bidon su dökmekten, bir gülde oraya dikmekten, kendi mezarına çekidüzen verirken beş dakika ayırıp o mezarında çevresine çeki düzen vermekten aciz konuma gelmiş. O amcanın, dayının, halanın ‘’Hiç mi sofrasına oturmadın, hiç mi bir bardak çayını içmedin? Hiç mi yeğenim nasılsın diye sormadı?’’ diye içimden haykırmak geldi. Vesselam, dünyada can çekiştiren akrabalık bağları kabirlerde de rahmetli olmaya başlamış… Bu sade benim gördüğüm bir örnek. Tahmin ediyorum ki ülke geneli bu duruma doğru gidiyor…

Acaba bu konularda okullarımızda neler öğretebiliyoruz? Cuma vaazlarında, hutbelerinde bu konuları halkın anlayacağı dille ne kadar anlatabiliyoruz? Beyler! Anlatmak değil halkın anlayacağı dille -evire, çevire-  anlatmak önemlidir. Ne olur artık birazcık rutinin (oraya yabancı olmayan birbiri olarak) dışına çıkalım… Bayramlarda çocuklarımızı akrabalara götüremiyoruz. Uzaktan uzağa bir alo dahi dedirtemiyoruz. Sen baskı yapıp gönderiyorsun ama karşıdan sana gelen olmayınca -inceldiği yerden kopsun deyip- salıp gidiyorsun… Miras derdi yok, mal derdi yok. Her türlü imkan var -yüksek makamlara gelmişler- ama bağlar kopuk… Bu günler daha iyi günlerimiz…

Özeti: Aile büyüklerimizin kabirlerini arefe günleri dışında da -imkan varsa- mutlaka ziyaret edelim. Hele bizim gibi yaşı elliyi geçenlerin kabirlerdeki tanıdığı çarşı pazardaki tanıdığından daha çoktur. Yakınımızın yanında yatan mevtanın kimsesi yoksa hele hele akrabamız ise arada bir ona da el atalım. Hem İslami hem de insani bir davranıştır. Çocuklarımız içinde örnektir. Gezen görür, yaşayan ölür, iyiye kötüye eden bulur. Hayır bulmak ümidiyle… Cümle mevtalarımızın ruhuna Fatiha…

TAVSİYE: 50 yılın birikimi olan, muhtevasında 660 adet farklı nükteli nasihatin yer aldığı Mahirane Söylemler – Susamak - Depremle Yaşamak - Kazalar Geliyorum Demez ve Hayallerin Peşinde-1 kitaplarımı mutlaka okumanızı ve evlatlarınıza okutmanızı samimi olarak tavsiye ediyorum. 536 5681141 No.lu telefondan iletişime geçerek, (tanesi 200 TL) benden imzalı olarak temin edebilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları