Mahir ODABAŞI

Eğitime gel, eğitime

Mahir ODABAŞI

Efendim, akşam yatarken “Yarın ne yazayım?” diye düşündüğümden olsa gerek, rüyamda konu başlığını “Eğitime gel, eğitime” olarak gördüm. Aslında yazının başlığını “Tıkladın mı?” yazacaktım ama rüyayı hatırlayınca “Bunda da vardır bir hayır.” deyip vazgeçtim.

Toplumda temel afet bilincinin gelişmesi açısından bilgi mi önemli, yoksa ilgi mi? diye bir soru sorulacak olsa, cevabımız ne olurdu acaba? Sizleri bilmem ama benim cevabım önce ilgi olurdu. Zira birkaç üniversite bitiren, 5-6 yabancı dil bilen, bilgi noktasında zirvede olan; ancak ilgi ve konuyu önemseme açısından aynı duyarlılığı göstermediği için depremlerde, yangınlarda, yıldırım düşmelerinde, trafik kazalarında zarar görmüş veya bedelini canıyla ödemiş nice insanlar tanırız.

Eğitime gel, eğitime

O halde tek başına bilgi yetmiyor; onu tetikleyecek, gerekli hassasiyeti gösterecek, başka bir ifadeyle araca binmeden etrafını kontrol ettirecek, binince kontağı çalıştırmadan emniyet kemerini taktıracak ilgi lazımdır.

Bizim gibi orta yaş gruplarının öğrencilik yıllarında bilgiye ulaşması o kadar da kolay değildi. Bunun için kütüphanelerde kitap aramamız gerekiyordu. Aradığımız çoğu kitabı da bulamıyorduk. Diğer taraftan, sivil savunma meslek memurluğuna başladığım yıllarda mesleki konularda kendimi geliştirebilmek adına ilçe kaymakamlığına gelen, bazen kapağı açılmadan dolaplara atılan dergileri merakla okur, ilgili bilgileri not almaya çalışırdım.

Şimdi bilgiye ulaşma yolları çok kolay. Bir tuşa dokunmakla binlerce bilgi ekrana geliyor. Gelmesi kolay da depremlerde, yangınlarda, zehirlenmelerde, trafik kazalarında bilinçli hareket etmemizi sağlayacak o tuşa dokunmak pek de kolay değil. İş yerlerinde, evlerimizde saatlerce internet başında vakit geçiren çocuklarımıza, eşlerimize ve en önemlisi kendimize isterseniz şu soruları soralım. (Tabii bu noktada bilgi sahibi olanlar muaftır.)

Bakalım ne cevap alacağız:

Hiç deprem öncesi, anı ve sonrasında yapılması gereken hususlarla ilgili bilgilere ulaşmak için tıkladınız mı?

Hiç yangın öncesi, anı ve sonrasında yapılması gereken (yangın söndürme cihazlarının doğru kullanımı gibi) hususlarla ilgili bilgilere ulaşmak için tıkladınız mı?

Hiç ev kazaları ve korunma yolları konusunda dikkat edilmesi gereken uyarı bilgilerine ulaşabilmek için tıkladınız mı?

Hiç trafik kazalarında bilinçli hareket edebilmek adına gerekli uyarı bilgilerine ulaşabilmek için tıkladınız mı?

Hiç doğumdan ölüme kadar hayatımızın her safhasında lazım olacak doğru ilkyardım bilgilerine ulaşabilmek için tıkladınız mı?

Hiç olası savaşlarda NBC etkisinden en az zararla kurtulabilmek için temel ihtiyaç olan ikaz-alarm işaretlerini doğru öğrenebilmek adına tıkladınız mı?

Hiç sel, çığ, yıldırım düşmesi gibi felaketlerde bilinçli hareket edebilmek için lazım olan bilgilere ulaşmak için tıkladınız mı?

Hiç üç tarafı denizlerle çevrili; ayrıca Kızılırmak, baraj ve göletleri olan ülkemizde kendimizin ve çocuklarımızın boğulma tehlikesine karşı alınması gereken bilgilere ulaşabilmek için tıkladınız mı?

Hiç soba, şofben, doğalgaz zehirlenmelerinden korunmak için olmazsa olmaz uyarıları öğrenmek adına tıkladınız mı?

Hiç caddelerde, sokaklarda çoluk çocuğumuzla yürürken karşılaşabileceğimiz beklenmedik kazalara karşı nasıl uyanık olmalıyız noktasındaki uyarılara ulaşabilmek için tıkladınız mı?

İnternetle iştigal eden değerli okuyucu dostlar,

Bu sorulardan en az 5 tanesine “EVET” cevabı verebiliyorsanız; “Kendimi, ailemi, çevremdeki insanları (eften püften tabir edilen kazalarda kaybetmemek için) seviyorum. Olası doğal veya insan eliyle meydana gelebilecek afetlere karşı duyarlıyım.” demektir.

Şayet sorulara vereceğiniz cevapların tamamı “HAYIR” ise, esas fay hattı sizin evden geçiyor demektir. Bunun için sizler ve sevdikleriniz, eften püften tabir edilen kazalarla karşılaşmaya, Allah korusun, maddi manevi bedel ödemeye namzettir diye üzülüyorum.

Değerli okuyucu dostlarım, sizleri seviyoruz. Belki de bu sevginin yansıması olarak, her gün televizyonlarda ve gazetelerde üzülerek gözlemlediğimiz afet, kaza ve “Bu kadarı da olmaz!” dedirten tedbirsizlik ateşini söndüremesek de, karınca misali su taşıyabilmenin gayreti içerisindeyiz.

“Almayın, sadece deneyin; eğer işe yaramazsa bize söyleyin.” (Steil) sırrınca, mal ve can kaybını en aza indirmeye yönelik bu tür eğitimlere, konferanslara mutlaka katılalım. Unutmayınız ki, sizler takip eder, talep ederseniz tüm meslektaşlarımız özveriyle hizmetinizde olur. Bu bazen okullarda velilere, bazen fabrikada çalışanlara, bazen kahvehanede oturanlara, bazen apartman toplantısında bulunanlara yönelik olabilir.

Şayet vaktiniz yoksa (!) bu konularla ilgili videoları, sunumları, makaleleri bizlerden veya ilgili kurumlardan alıp evinizde ailenizle izleyebilirsiniz.

Özetin özeti: “İnsan bir şeyi istemeye dursun, hiçbir şey erişilemeyecek kadar yüksekte değildir.” (Anderson)

TAVSİYE: 50 yıllık birikimimle hazırladığım ve içinde 660 farklı nükteli nasihat barındıran Mahirane Söylemler, Susamak, Depremle Yaşamak, Kazalar Geliyorum Demez ve Hayallerin Peşinde-1 isimli kitaplarımı okumanızı ve evlatlarınıza da okutturmanızı gönülden tavsiye ederim. Bu eserleri, 536 568 11 41 numaralı telefondan bana ulaşarak (her biri 200 TL) imzalı olarak temin edebilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları