Bir yılı yavaş yavaş geride bırakıyoruz ve yeni bir yılın ayak seslerini duyuyoruz. Yeni bir yıl yeni umutlar demek yeni yeni planlar demek ve coşkulu bir yılbaşı kutlaması demek. Peki ama yılbaşında beslenmemiz nasıl olmalıdır. Kutlamalarda fazla aşırıya kaçıp rahatsızlanmamız da mümkün olabiliyor, hatta Allah korusun kazalar da olabiliyor.
Yılbaşı beslenmesini yılbaşı gecesi ve ertesi gün beslenmesi olarak iki kısımda ele almak gerekiyor. Yılbaşı gecesindeki beslenmeyi de yılbaşını nerede kutlayacağımız şekillendirir. Evde ve ev dışındaki kutlamalar beslenmeyi de biraz farklılaştırır. Bugün yılbaşı kutlamaları özelinde konuşsak bile anlatacaklarım bütün kutlama günleri için geçerliliğini korur.
Kutlamaların iki ayağı vardır. Eğlence faaliyetleri ve beslenme faaliyetleri. Her ikisi de bu faaliyetleri nasıl gerçekleştirdiğimize göre sağlığımızı olumlu bazen de olumsuz yönde etkiler. Kutlama günlerinde özel bir ziyafet sofrası hazırlama geleneğinin geçmişi çok çok gerilere uzanır. Böyle günlerde sofraların baş aktörü ise et yemekleridir. Nedeni ise eski devirlerde et yemeğine erişimin oldukça zor olmasıdır. Bunun da sebebi, etlerin çok çabuk bozulan gıdalar olmasıdır. Bu nedenle et çok sıklıkla tüketilen bir besin olamıyordu. Saklama zorluğu vardı çünkü buzdolabı olmadığı gibi henüz kasaplık gibi bir kurum oluşmamıştı.
Aileler ancak sahip oldukları hayvanları kestiklerinde et yiyebiliyordu. Her zaman erişimin mümkün olamadığı bir yiyeceğe kutlamalarda yer vermek, kutlamaların daha keyifli olmasının nedenlerinden birini teşkil ediyordu. Et yanında değişik meyve ve tatlılar da bu sofraların vazgeçilmezleri oluyordu ve hala da olmakta. İnsan için beslenme her zaman haz veren bir gereksinimdir ve her beslenmeden sonra kişide bir rahatlama ve değişen derecelerde bir mutluluk duygusu oluşur.
Bu nedenle psikolojimizin bozulduğu durumlarda beslenmemiz bundan etkilenir. Çok derin üzüntüler dışındaki stressel durumlarda iştahımız genellikle çok artar. Böylece stresimizi yemenin verdiği haz ile dengelemeye, ört bas etmeye çalışırız ama bu da bizim sağlığımızı bozar. Derin üzüntülerde ise yeme isteğimiz fazlaca azalabilir. Her iki durumda da sağlığımız bundan olumsuz etkilenir.
Bu durumları atlatmamıza iştahımızı dengelemesi nedeniyle spor ve sanat faaliyetleri ve sosyalleşme yardım eder ve bu yardımla normale dönebiliriz. Kutlama günleri sosyalleşme için bulunmaz fırsatlardir. İnsanlarla iç içe iletişim halinde olmak bize her bakımdan iyi gelir.
Yılbaşı gecesinin et yemeği ise tavuk ve hindidir. Tavuk ve hindinin yılbaşında tercih edilmesinin sebebiyse ilkbaharda kuluçkaya yatan tavukların civcivlerinin kış mevsiminde yenecek duruma gelmeleridir. Tavuk ve hindi küçük olmaları sebebiyle daha çabuk tüketilebilen et çeşididir ve eski devirlerde diğer etlere göre daha sıklıkla tüketilmesi söz konusu olabiliyordu çünkü bir yahut iki öğünde bir aile bütün bir tavuğu tüketebiliyordu.
Tavuk cinsi etlerin büyük ve küçükbaş hayvan etlerine göre daha çabuk bozulması da bunların kışın tüketilmelerinin bir başka sebebiydi. Ayrıca tavuk ve hindilerin kemikleri toplam ağırlıkları ile oranlandığında büyük ve küçükbaş hayvanlara göre daha fazladır. Böyle olmaları daha fazla kolajen içermelerine sebeptir çünkü kemik ne kadar çoksa kasları kemiklere bağlayan kolajen o kadar artar. Kolajenin bol olması vücut direncimizi daha fazla destekler.
Bu sebeple grip ve soğuk algınlıklarında tavuk suyu çorba kullanıma alınmıştır ve diğer et sularına göre daha önem verilmiştir. Kışın en soğuk zamanlarında kutlanan yılbaşında tavuk yada hindi tüketmek bu bakımdan da uygundur çünkü tavuk eti yanında mutlaka tavuk suyuna bir çorba da yapılır. Yılbaşında tavuk yemek, hazmının diğer etlere göre kolay olması nedeniyle de yerinde bir tutum olur. Carnosin içermesi nedeniyle vücut direncimizi artırır fakat diğer etlerde de carnosin vardır. Gripte tavuğun tercih edilme nedeni hem hazmının kolaylığı hem de yüksek kolajen içeriği nedeniyledir. Bol limonlu soğanlı tavuk suyu çorba iyileşmeye destek olur.
Yılbaşı gecesi ve ertesinde eğer alkol kullanıldıysa; alkolün vücudumuzdaki kolajeni bozmasını da bir miktar toparlamaya etkili olabilir tıpkı işkembe çorbası gibi! Bizim buralarda ise yılbaşında sıklıkla bandırma yemeği yapılır. Kastamonu'da ise banduma mutlaka yapılır. Yılbaşını dışarıda kutladığımızda öncelikle ordöv tabaklarındaki yiyeceklere dikkat etmek gerekiyor. Bu tabaklardaki çiğ salam ve sosisler yenmemelidir. Çiğ olan etleri yememek gerekir. Bunlardan parazitler geçer. Deniz ürünlerini yemek besin zehirlenmesi riskini göze almak demektir. Özellikle midye dolmaları yüksek risk içerir. Aynı zamanda ağır metal de içerirler. Burada yazdığım bilgileri BRTV Anadolu Sağlıklı Hayat Programı'nda da seyredebilirsiniz. Programım cumartesi günleri 16.30'da yayınlandığı gibi YouTube'a da yükleniyor.
Asıl konu alkole gelmeden önce tatlılara da değinmek istiyorum. Biliyorsunuz tatlılara karşıyız. Doğa bize tatlı ihtiyacını meyvelerle karşıla der fakat insanın psikolojik tarafının doyurulmaması bedensel sağlığını olumsuz etkiler. Bazen bu öylesine üst seviyelerde olur ki tatlı yediğimizdeki zararları sollar. Bu sebeple binde bir az miktarlarda tatlı da yenmesine izin verebiliriz. Bu gecede ağır tatlıları önermiyorum. Hafif tatlıları tercih etmemiz gerekir. Hafif tatlılarsa her türlü sütlü tatlılardır.
Gece öğününde şuruplu hamur tatlıları hazım işlemlerini çok daha zorlaştırır, ille de yemek istiyorsak bir küçük dilim olabilir fakat benim fikrimce yılbaşının esas tatlısı yaş pastalardır. Her kutlamanın zihnimizde kodlanan değişik bir tatlısı, değişik bir yemeği vardır. Bu kandil günlerinde helvalar, dini bayramlarda baklava gibi tatlılar, doğum günlerinde ve yılbaşında ise yaş pastalardır. Evde kendimiz yaparak bu ihtiyacımızı karşılamak en doğru yaklaşım olur. Burada hemen çok pratik ve çok güzel aynı zamanda da hafif iki yaş pasta tarifi vermek istiyorum.
Malzemeler:
İki paket kakaolu burçak bisküvi
2 Paket sade burçak bisküvi 1,5 litre süt
2 yumurta
6 dolu yemek kaşığı un
2 paket vanilya
1 paket kare bitter çikolata
2 dolu yemek kaşığı kakao
1 su bardağı şeker
2 adet muz
Fındık içi
Yumurtaları iyice çırpıp un ve süte ilave edelim. Muhallebi gibi pişirip ocağın altını kapatınca şeker, vanilya ilave edip ikiye ayıralım. Muhallebinin birine bitter çikolata 2 dolu kaşık kakao ve 2 dolu kaşık şeker ilave edip iyice karıştıralım. Bisküvileri bir sıra dizip üstüne krema sürelim. Beyaz kremayı sade burçakla, çikolatalı kremayı kakaolu burçakla yapalım. Beyaz pastanın arasına muz dilimleri ilave edelim. Her ikisinin üstünü kırık fındık parçalarıyla ve Hindistan cevizi ile süsleyelim.
Fındık deyince yılbaşlarında kuruyemiş tüketimine değinmeden olmaz. Kalorilerinin yüksek olması nedeniyle ölçüyü kaçırmadan tüketilebilir. Kuruyemişler antioksidan ihtiva etmeleri, bir çoğunun omega-3 yağını barındırması, vitamin ve minerallerle birlikte önemli miktarda protein içermeleri nedeniyle ihmal edilmemesi gereken besinlerdendir.
Gelelim alkol konusuna. Yılbaşında alkol tüketimi oldukça fazla oluyor. İçecek olarak neden alkol kullanımına karşıyız. Neden neden neden alkole karşıyız?... İki sebeple karşıyız birincisi bedensel sağlığımıza çok fazla zarar vermesi, diğeri ise irademizi ortadan kaldırması.
Biliyoruz ki irade insanın diğer canlılara üstün kılınma sebebidir. Alkol bu sebebimizi elimizden alır. Büyük bir boşvermişlik duygusu oluşturur. Ar ve vicdani değerlerimizi yoklar. Utanma ve mantık ortadan kalkar. Bunların neticesinde ruhumuza da zarar verir. İlle de içmek isteyenlere yine ölçüyü kaçırmamayı sarhoşluk düzeyine getirmemeyi tavsiye ediyorum. Şunu da ilave etmek istiyorum ki az miktarlarda aldığımız alkolün bile vücudumuzdan tam olarak temizlemesi ve ondan tamamen arınması 21 günümüzü alır.
Alkollü içecekleri yavaş yavaş zamana yayarak ve aralarda bir şeyler yiyerek içmek gerekir ki kanda fazla yükselmesin ve sarhoşluk düzeyine gelinmesin.
Değişik içkilerin alkol oranları da farklılık gösterir.
Bira yüzde 5 ile 7
Şaraplar yüzde 15, 20
Likörler yüzde 20.ile 50
Viski ve rakı yüzde 40 ve üzeri alkol içerir.
Alkol biraz önce dediğim gibi büyük bir boşvermişlik duygusu yaratır. Kendi kontrolümüzü yitirmemize neden olur. Kas tonusunu azaltır, kolajeni bozar.. Kalp damar sistemine zarar verir, damarlarda plak oluşumuna neden olur. Beslenmeyi bozar, ilk anda verdiği rahatlama duygusundan sonra tam tersi olarak huzursuzluk duygusu oluşturur. Sindirim sistemini bozar velhasıl bozar bozar bozar.
Tüm bunları söyledikten sonra yılbaşı ertesi beslenmeye geçmek istiyorum. Ertesi gün neler yiyip içeceğiz? Eğer yemeklerde çok aşırıya kaçıp hazımsızlık oluşturmadıysak özel bir şey yapmaya gerek yoktur. Tersi durumda bir de alkol aldıysak bir detoks yapma ihtiyacı doğar. Genel olarak sulu bir beslenme iyi olur. Değişik smoothieler yapabiliriz. İçlerine sevdiğimiz sebze ve meyveleri koyduğumuz, tahılla sütle ya da yoğurtla hazırlayabildiğimiz koyu kıvamlı içeceklerdir smoothieler. Her türlü çorbalar özellikle de tavuk suyu çorba uygun olur. Bol su içmek gerekir ve yeşil çay, ıhlamur, kuşburnu yahut kızılcık çayları da faydalıdır. Enginar tüketmemiz ve karhindiba çayı içmemiz de alkolün zararını azaltmaya yardımcıdır.
2026'nın hepimize iyi bir yıl olmasını diliyorum. Sevgilerimle…