Aşk Yazarı Mustafa ÇİFCİ

Kendi aşk öyküm: Sen beni öpmüyorsun!

Aşk Yazarı Mustafa ÇİFCİ

Gerçek sevenin aşkı da, sevdası da farkıdır.

Gerçek sevginin anlamı daha derindir, tat aldığı yönleri farklıdır. Bunu kendimden biliyorum.

Gençlik yıllarımda bir araya geldiğimiz arkadaş grubumuzla hafta sonları sevgililerimizle buluşup pikniklere, gezilere giderdik. Bazen de sinemaya giderdik paramız olduğu günlerde. Bazen de ortak para toplar, hediyeler alırdık. Benim hiçbir zaman o günlerde yeterli param olmadığı için sevgilime gönlümden geçen hediyeleri alamazdım.

Bir gün yine topluca sinemaya gidelim, diye karar verilmişti.

Sinemaya gitmek istemiyordum. Sevdiğime, “O filme daha önce gittik. Gel seninle dere kenarına gidelim, çiçekli tarlada gezelim, sana çiçek toplar, şiir yazarım” dediğimde ise tepkisi çok sert olmuştu;

“Ya ne deresi, ne şiiri. Millet orada sinemada öpüşüyor gizli gizli karanlık koltuklarda, sonra bir araya geldiğimizde herkes ne yaptığını anlatıyor, sıra bana gelince susup kalıyorum. Çünkü sen beni orada hiç öpmüyorsun. Çıkışta ise bana filmin konusundan, bilmem kim yazmış onu anlatıyorsun. Ya bana ne, kim yazdıysa yazmış. Bana ne, sana ne? Çok mu lazım? Yanına evine geliyorum, tek odada kalıyoruz seninle, elimden bile tutmuyorsun. Arkadaşların yanında ise elimi bırakmıyor, sürekli saçlarımı seviyor, parmaklarını yüzüme sürüyorsun, bunu da anlamış değilim. Sen gerçekten iyi misin Mustafa. Bir kıza aşk nasıl yaşatılır sen hiç bilmiyorsun. Sen git, derenin kenarına tek başına topla çiçeklerini, ben onlarla gidiyorum ve K. N. yanına oturacağım, sana inat ona beni de öp diyeceğim. Bilirsin gözü kara olduğumu ve yaparım dediğimi yapacağımı bilirsin.”

Bunları ve daha fazlasını yüzüme hızlı hızlı söyleyip gitmişti.

O gün ne çok üzüldüğümü şimdi bunları yazarken dahi hissettim.

O gün akşama kadar dere kenarında oturduğumu dün gibi hatırlıyorum. Yalnız ve tek başına. Ne bir çiçek koparmıştım, ne bir dal, ne bir şiir seslendirmiştim, ne bir türkü söylemiştim. Yüz üstü tarlada akşam kadar yatıp kendi dünyamda yalnız kalmıştım.

Akşam çarşıda bakkaldan ekmek alırken kendisini görmüştüm. Bana bakışı farklıydı ve bir eliyle boynunu saklıyordu. Boynunun sinemada K. tarafından acıtana kadar öpüldüğünü sonradan öğrenmiştim.

O gün, o aşkım bir sinema yüzünden bitmişti.

Oysa çok seviyordum, âşıktım kendisine.

Şimdi hatırlıyorum da, bekâr evime geldiğinde gerçekten sevgilimin elini dahi tutmuyordum. Kendisinin bana bir emaneti gibi düşünüyor, bana güvenip evime geldiği içinde odanın içinde sadece arkadaşım gibi davranıyordum. Ne olursa olsun, güvenini yıkamaz, farklı gözle bakamazdım. Ne olursa olsun, evin içi ateşle barut dolu olsa da asla sevgisini kendi istediğime göre kullanamazdım.

Şimdi o aşktan, o sevgilimden böyle acı bir hatıra kaldı.

Bu benim yaşadığım kendi hayatımdı.

Yazarın Diğer Yazıları