Türk Edebiyatında aşkın kalemi: Aşkı yeniden tanımlıyor

Sitemiz köşe yazarı Mustafa Çifci, duygusal derinliğiyle aşkı yeniden tanımlıyor.

Türk Edebiyatında aşkın kalemi: Aşkı yeniden tanımlıyor
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Türk Edebiyatında “Aşk Yazarı” olarak tanınan ve Türk Patent Enstitüsü tarafından bu ünvanı marka tesciliyle de taçlandırılan Mustafa Çifci, kaleme aldığı eserlerde aşkın derinliğini ve insan yaşamındaki dönüştürücü gücünü işleyen isimlerin başında geliyor.

Çifci, her kitabında aşkın eskimeyen yüzünü nostaljik bir bakış açısıyla ele alırken, geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmayı da başarmış durumda.

AŞKIN MUCİZEVİ TARAFI GÖZLER ÖNÜNE SERİLİYOR

Sevginin insan hayatındaki yeri, etkisi ve dönüşümünü detaylı bir şekilde irdeleyen yazar, özellikle “Duygusal Ayrılık” adlı eserinde kişinin yalnızlığından sevginin gücüyle nasıl mutlu bir yaşama dönebildiğini anlatıyor. Toplumsal ilişkilerden aile içi huzura kadar birçok konuyu ele alan eser, aşkın mucizevi tarafını gözler önüne seriyor.

SEVGİ EN BÜYÜK GÜÇ

Mustafa Çifci’nin eserlerinde dikkat çeken bir diğer unsur, sevginin toplumsal huzurun da temeli olduğuna dair vurguları.

Yazar, ailede sevgi eksikliğinin ve kardeşler arası anlaşmazlıkların bireyler üzerinden topluma yansıyan olumsuzlukları tetiklediğini, sevginin ise bu eksiklikleri onaracak en büyük güç olduğunu aktarıyor.

Çifci’nin kaleminden yansıyan bazı sözler, onun aşkı ve duyguları nasıl işlediğini özetler nitelikte:

  • “Bazı şeyleri tek başına yaşar insan; yalnızlığını, karşılıksız aşkın acısını ve hastalığını…”
  • “Sen gittiğinde gecenin karanlığı gibi içime çöküyor sensizlik…”
  • “Eğer severken terk edilmişseniz emin olabilirsiniz, o güne kadar hissetmediğiniz bir acıyla yanacaksınız demektir.”
  • “Kadın izin vermezse, bırakın erkeğin kadının bedenine dokunmayı, tırnağına bile dokunamaz!”
  • “Ey güzel insan, hep iyi ol, her zaman daha çok, daha çok iyi ol. Kazancın da, sevgin de her gün çoğalsın…”

EDEBİYATIN AŞK KALEMİ

Aşkı yalnızca bireysel bir duygu değil, toplumsal bir değer olarak ele alan Mustafa Çifci, bu yönüyle Türk edebiyatında kendine özgü bir yer edinmiş durumda.

Kalemiyle aşkı yeniden tanımlayan Çifci, hem duygusal derinliği hem de insana dokunan ifadeleriyle edebiyatın “aşk kalemi” olmayı sürdürüyor.